Güncel karar
Sanık tarafından inkar edilen whatsapp mesajlarının kim tarafından ve nasıl yazıldığı kesin olarak ispatlanmadıkça bu mesajlar sanık aleyhine delil olarak kabul edilemez.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2024/4261E. 2025/929K. sayılı ilam
Güncel karar
Sanık tarafından inkar edilen whatsapp mesajlarının kim tarafından ve nasıl yazıldığı kesin olarak ispatlanmadıkça bu mesajlar sanık aleyhine delil olarak kabul edilemez.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2024/4261E. 2025/929K. sayılı ilam
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/3824
Karar No: 2024/301
Karar Tarihi: 17-01-2024
MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI: 2023/252 E., 2023/292 K.
KARAR: İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara 9. Aile Mahkemesi
SAYISI: 2022/767 E., 2022/798 K.
Taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince evlilik birliği ölümle sona erdiğinden boşanma yönünden ve anlaşmalı boşanma davasında kusur tespiti yapılması mümkün olunmamakla kusur belirlemesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili 10.11.2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; sunmuş oldukları 25.10.2022 tarihli protokol gereğince davacı erkek tarafından 32 ay boyunca toplam 19.200 Euro maddî tazminatın kadına ödenmesine, kadının ortak konuttaki kişisel eşyalarının kadına teslimine, bunun dışında tarafların karşılıklı başkaca maddî ve manevî tazminat, katkı payı, katılma alacağı ve ziynet alacağının bulunmadığını boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı erkeğin ölümü üzerine mirasçılarının vekili 15.11.2022 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davalı kadının kusurlarının tespit edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma davasında davacı sıfatını kullanan kişinin ölümü üzerine mirasçıların davayı çekişmeli boşanmaya dönüştüremeyeceğini ve davalı kadının kusurlu olduğunun ileri sürülmesinin mümkün olmadığını belirterek mirasçıların taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı erkeğin 10.11.2022 tarihinde vefat ettiğinin tespit edildiği, davacı eşin vefatı ile evlilik birliğinin sona erdiği ve davanın konusuz kaldığı, davanın anlaşmalı boşanma davası olup sağ kalan eşin kusurunu ölen eş bile tartışamazken ölenin mirasçılarının bunu gerçekleştirmesinin kabul edilemeyeceği gerekçesi ile evlilik birliği ölüm ile sona ermiş olmakla, boşanma yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, anlaşmalı boşanma davasında kusur tespiti yapılması mümkün bulunmamakla kusur tespiti yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı erkeğin davalı kadının kusurları nedeniyle bir an evvel boşanmak istemesi nedeniyle davanın anlaşmalı boşanma olarak açıldığını, davalı kadının kusurlu olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak haklı davalarının kabulü istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın anlaşmalı boşanma istemine ilişkin olduğu, davacı erkeğin 10.11.2022 tarihinde vefat ettiğinin anlaşıldığı, dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile, davacı erkeğin mirasçılarının istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı erkeğin davalı kadının kusurları nedeniyle bir an evvel boşanmak istemesi nedeniyle davanın anlaşmalı boşanma olarak açıldığını, davalı kadının kusurlu olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak haklı davalarının kabulü istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anlaşmalı olarak açılan boşanma davasında, davacı erkeğin ölümü nedeniyle mirasçılarının sağ kalan eşin kusur tespiti yönünden davaya devam edip edemeyecekleri, sağ kalan davalı kadının kusur tespitinin yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 181 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek mirasçıları vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2024/5376E. 2024/10498K. sayılı ilamı ile “TAHLİYE KARARININ TEBLİĞİNDEN İTİBAREN 1 YIL İÇİNDE İCRAYA KONULMAMASI HALİNDE KİRA SÖZLEŞMESİ YENİLENMİŞ SAYILACAĞINDAN EV SAHİBİ TAHLİYE HAKKINI KAYBEDER.” denilmiştir.
Buna göre tahliye davasının ardından verilecek tahliye kararının tebliğinden itibaren icraya konu edilmemesi halinde kiraya veren tahliye hakkını kaybedecektir.
Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nedir?
Maddi tazminat davası, hukuka aykırı bir eylem veya işlem nedeniyle malvarlığında meydana gelen eksilmenin, yani maddi zararların giderilmesi; manevi tazminat davası ise aynı işlem veya eylemler nedeniyle bireyin yaşadığı üzüntü, elem ve yıpranmanın yol açtığı manevi zararların giderilmesini amaçlayan bir dava türüdür.
Maddi ve manevi tazminat davaları birlikte açılabileceği gibi ayrı ayrı da açılabilir.
Maddi ve Manevi Tazminat Davası Hangi Nedenlerle Açılabilir?
Maddi ve manevi tazminat davası, herhangi bir nedenle uğranılan haksız bir maddi veya manevi zararı gidermek amacıyla açılabilir. Tazminat davaları, genel olarak haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine bağlı olarak açılmasına rağmen, birbirinden farklı birçok hukuki gerekçeye dayalı olarak açılmaktadır. Genel olarak en çok açılan tazminat davaları şunlardır:
İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası,
Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası,
Sözleşme ihlali nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası,
Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası,
Hatalı doktor uygulamalarından kaynaklanan, yani tıbbi malpraktis nedeniyle tazminat davası,
Boşanma davası ile birlikte açılan maddi ve manevi tazminat davası,
Telif haklarının ihlali nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
Yazılı veya görsel basın veya sosyal medya üzerinden kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan manevi tazminat davası.
ANLAŞMALI BOŞANMA NEDİR? SÜREÇ NASIL İLERLER?
Anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında düzenlenmiştir:
“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu durumda boşanma kararı verilebilmesi için hâkimin, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve taraflarca kabul edilen düzenlemeyi uygun bulması gerekir.” (TMK 166/3)
Bu maddeye göre, anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için şu şartlar sağlanmalıdır:
Bu şartların tümü sağlandığında, mahkeme boşanma kararı verir ve süreç kısa sürede tamamlanır.
Anlaşmalı Boşanma Hangi Durumlarda Tercih Edilmelidir?
Taraflar artık evliliği sürdüremeyeceği hususunda kararlıysa ve evliliğin tüm sonuçları üzerinde karşılıklı bir anlaşmaya varmışlarsa anlaşmalı boşanma tercih edilmelidir.
anlaşmalı boşanma en hızlı ve en uygun çözüm olacaktır.
Sonuç:ANLAŞMALI BOŞANMA SÜRECİ HIZLIDIR. ANCAK BURADA HER İKİ TARAFINDA HAK KAYBINA UĞRAMAMASI İÇİN PROTOKOLÜN PROFESYONEL OLARAK DETAYLI BİR ŞEKİLDE HAZIRLANMASI ÖNEMLİDİR.
Boşanma, karı veya kocanın TMK’da ifade edilen sebeplerden birini gerekçe göstererek başvurduğu yargılama yolu neticesinde hakim hükmüyle evliliğin sona ermesidir.
Trafik Kazalarında Araç Değer Kaybı-Tazminat Talepleri
Trafik kazaları, günümüzde sıkça meydana gelen, maddi veya bedeni zararlara sebebiyet veren durumlardır. İstatistiki verilere göre meydana gelen kazaların %90 a yakını maddi zararlara sebep olmaktadır. Bu kazalarda araç değer kaybı, maddi manevi tazminat gibi talepler doğabilir.
Değer kaybı, trafik kazaları sonrası aracın değerinde meydana gelen azalma olarak ifade edilir. Aslen hasar alan ve bu hasar itibariyle onarım gören bir aracın, ikinci el piyasasındaki değerindeki azalmayı ifade eder. Kısacası, kaza geçiren ve hasara uğrayan ne kadar iyi tamir edilmiş olursa olsun, değerinde mutlaka bir düşüş yaşayacaktır. Bu düşüş, o aracın değer kaybını ifade etmektedir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan araç sahipleri, değer kaybını karşı tarafın kusuru oranında karşı araç maliki, sigorta şirketi ve şoförden tazmin ve tahsil edebileceklerdir.
Bu taraflar zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğundan zarar gören araç sahibinin istediği kişiden veya tümünden aynı anda alacağınızı talep edebilme hak ve yetkisi mevcuttur. Daha fazla oku “DEĞER KAYBI”
Bankanın internet bankacılığı teknolojisinin imkân verdiği önlemleri almaması, müşterinin hesabının boşaltılmasında müşterinin kusurlu olduğunun ispat edilememesi durumunda, banka hafif kusurundan dahi sorumludur.
Davacının davalı tarafından açılan yardım nafakası davası sonrasında, daha evvel hükmedilen ve icra kanalıyla ödenen tedbir nafakasının istirdatını talep etmesi, Kanun hükümlerine açıkça aykırı olup; mahkemece, bu husus göz önüne alınmadan, icra dosyasına ödenen nafakanın iadesine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece; davada husumetin doğru kişilere yöneltildiği gözetilerek, işin esasına girilmesi ve uyuşmazlık hakkında bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.